Ebeveynleşen Çocuk
- Gözde ALPER
- 17 Ara 2020
- 1 dakikada okunur
Bazı evlerde anne/baba ya da her ikisi de kendi iç sıkıntılarına, olumsuz yaşam olaylarına fazlaca kafa yorabiliyor; zamanının çoğunu kendisi ve kendi meseleleri ile meşgul olarak geçirebiliyor. Mutsuz, duygusal olarak stabil olmayan, genellikle asık yüzlü, kaygılı, yorgun olan bu ebeveynlerin hali hazırda derdi başından aşkınken bir de çocuğuna yeterli olabilmeye, çocuğunun ihtiyacını görebilmeye enerjisi olmuyor ve farkında olmadan (genellikle) çocuğunu da derdine ortak ederek, ilişkideki rol değişiminin temellerini atıyor.
Duygusal olarak olgun olmayan ebeveynin yükü o kadar ağır oluyor ki, yanında sürüklediği çocuğuna birazını verebilmek bir şekilde iyi geliyor ve bunu sürdürüyor. Başka kanallardan tahsil edemediği yardımı, desteği, ilgiyi, teselliyi çocuğundan bekleyebiliyor. Yetişkin dünyasının dertlerini, sıkıntılarını, belki geleceğe yönelik kaygısını, umutsuzluğunu çocuğu ile sanki bir akranıyla konuşurmuş gibi paylaşabiliyor. Bir süre sonra maruz kaldığı bu kasvetli duygusal hallerin bitmesini isteyen çocuk bu mutsuzlukları gidermeyi kendisine görev edinebiliyor. Anneyi/babayı memnun etmek, yüzleri gülümsetebilmek adına elinden geleni yapıyor. "İyi etme" rolünü sürdürürken kendi yaşına, dünyasına ait birçok duygusal ihtiyacı öteliyor. Hele ki türlü çabasına rağmen ailesinin yüzünü güldüremezse daha çok çabalıyor, karşıdakine kendini daha çok adıyor. Bu çabası görüldükçe, yüzler biraz da olsa gülebildikçe, "olgun" halleri takdir edildikçe doyuma ulaştığını, sevgiyi alabildiğini düşünüyor. Aile içi ilişkilerde olabilecek en doyurucu sevginin, görülmenin, kabulün bu olduğuna inanıyor.
Sonra düşürdüğü bu beklentiyi, karşılayamadığı duygusal ihtiyaçlarını ve ebeveynleşmiş hali ile büyüyor, büyüyor ve yorgun bir yetişkin oluyor. Eşini, dostunu hep memnun görmek istiyor, bunun için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyor. Yüzlerin gülmesi, sorunların çözülmesi için hep toparlayıcı, idare edici rolü sürdürüyor.
Bir gün bu rolün iyi gelmediğini anlayabilse de hangi yöne bakarak kendisini görebileceğini bilemiyor, içindeki ses kendisine dönüp bakması gerektiğine bile bazen emin olamıyor..
Comments